Sonsuzluk.Net

Hikaye Ve Güzel Yazılar - İdam gecesi

ibrahimDEMIRCAN - 09 Arl Sal, 2008 1:48 am
Mesaj konusu: İdam gecesi
Bu resmin orijinal boyutunu görüntüleye tıkla
Orijinal boyutunu görüntülemek için resmin üstüne tıklayınız

Masanın başında bekleyen cellat ilmiği iki eliyle çekti, genişletti. Deniz`in boynuna geçirdi."-Yaşasın tam bağımsız Türkiye, yaşasın halklar, yaşasın isçiler, köylüler, kahrolsun emperyalizm." Ali Elverdi çek diye bağırdı. Cellat öne atıldı.. Tabureyi çekti. Saat 01.25`ti...

Nihat Berham'ın 1976 yılında yazdığı ve 1996 yılına kadar yasaklı olan "Darağacında Üç Fidan" adlı kitapta idam gecesini şöyle anlatılır:

"Saat 01.25'i gösteriyordu.

Gardiyan, imam ve sivil personel, gelenek gereği saygı duruşuna geçmişti. Avukatların yüzlerini derin bir hüzün doldurmuştu. Denizgili ölüme mahkûm eden 1 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesinin Başkanı Tuğgeneral Ali Elverdi, elleri arkasında, ağzında sigara Deniz'i seyrediyordu. Ankara savcısı Fazıl Alp, Tevfik Türüng, Sami Uğur, yüksek rütbeli birçok subay, gardiyanlar, sivil görevliler, imam, avukatlar, doktor infazda hazır bulunmuştu. Özellikle imamın aşırı derecede duygulandığı görülüyordu. İnfaz savcısı Sami Uğur, kendince espriler yapıp yine kendi gülüyordu.

Deniz'in göğsüne karar özetini içeren bir beyaz karton astılar. On dakika kadar sonra, görevli doktor, gömleğini sıyırıp nabzına baktı. Deniz'in nabzı çarpıyordu. Beklediler.

On beş dakika sonra nabza tekrar bakıldı. Deniz'in nabzı durmamıştı. Bekliyorlardı. Deniz ipin ucunda bir dal gibi, alaca havada ağır ağır dönüyordu. Sadece başı ve postalları, uzun ince beyazlığın iki ucunda, iki gri noktaydı.

Gemerek'te yakalandığı gün kalbi ve beyni arasında dolaştırdığı ölüm duygusu, onu darağacında, boynunda bulmuştu.

Elli dakika öylece kaldı.

02.15'de ipi kestiler."

1947 doğumlu, Erzurum Ilıca Mahallesi, Öznü köyü nüfusunda kayıtlı, İ. Ü. Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi, Cemil oğlu Deniz Gezmiş idam sehpasına çıkıp, ilmiği boynuna geçirerek son sözlerini haykırmıştı: "Yaşasın Türkiye halkının bağımsızlığı, Yaşasın Marksizm-Leninizmin yüce ideolojisi, Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi, kahrolsun emperyalizm!.."

Deniz'in son sözü henüz bitmemişti ki, cellat birdenbire tabureyi altından çekti. Ancak uzun boyu nedeniyle ayakları masaya çarpıyordu, masayı da çektiler!..

Saat 02.25'i gösterirken Yusuf Aslan sehpaya çıktı. Tabureyi tekmelemeden önce tıpkı Deniz gibi son sözlerini haykırdı: "Ben halkımın bağımsızlığı ve mutluluğu için şerefimle bir defa ölüyorum. Sizler, bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz. Biz halkımızın hizmetindeyiz. Sizler Amerika'nın hizmetindesiniz. Yaşasın devrimciler, kahrolsun faşizm!.."

02.50'de ipi kestiler... 1947 doğumlu, Yozgat Çekerek ilçesi, Kuşsaray köyü nüfusuna kayıtlı, ODTÜ Fizik Bölümü 2'inci sınıf öğrencisi, Beşir oğlu Yusuf Aslan'ı indirdiler...

Sıra Hüseyin İnan'a gelmişti. Sehpaya çıkan Hüseyin, arkadaşları gibi tabureye çıkmadan son sözlerini söylemek istedi. Saat 3.00'ü gösterirken Hüseyin İnan'ın son sözleri gecenin karanlığında asılı kaldı: "Ben şahsi hiçbir çıkar gözetmeden, halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım. Bu bayrağı bu ana kadar, şerefle taşıdım. Bundan sonra bu bayrağı Türkiye halkına emanet ediyorum. Yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler, kahrolsun faşizm!.."

1949 doğumlu, Kayseri Sarız ilçesi, Bozhöyük köyü nüfusuna kayıtlı, ODTÜ İdari Bilimler Bölü-mü'nden ayrılma Hıdır oğlu Hüseyin İnan, tabureye çıkarak ilmiği boynuna geçirdi ve tabureyi tekmeledi...


Powered by Genesis © 2007 Futurenuke