Sonsuzluk.Net

GÜNDEM - Savaşın bedeli

sevdanaz - 07 Oca Çrş, 2009 4:59 am
Mesaj konusu: Savaşın bedeli
İsrail'in "iki cepheli" savaşının şiddeti, yağdırdığı bombaların gürültüsü Filistin ve Lübnan halkının kulaklarında çınlıyor. Savaşı anlamlandıramayan çocuklar için savaş şartları daha da zor. Bugünlerde çocuk olmak, savaşın ortasında olmak, insan olmak zor.

Savaş, her ne kadar erişkinlerin faturası ağır bir iletişim kurma yöntemi ise de en ağır bedeli çocuklar ve kadınlar ödüyor. Cephede çarpışan babaların - eşlerin ölümü ile, gelecekleri daha güvensiz hale geliyor kadınlarla çocukların. Omzuna çöken aile yükünün yanı sıra yurt savunması da cabası oluyor tüm bunların.

Savaşta yenilen taraftan olmak daha da zor. Eviniz başınıza yıkılıyor, suyunuz kesiliyor, parkınız bahçeniz bombalardan nasibini alıyor, annenizin veya büyüklerinizin karnını doyurmak daha güç bir hal alıyor. Hatta bazen o bombalar gelip sizi buluyor...

Çocuk olmak...

Gazze'de her savaş çocuğunun öyküsü vardır. Kimi babasını, kimi ağabeyini, kimi kendisine oyuncak almaya söz verip de bir daha gelmeyen yakın akrabasını kaybetmiş. Filistin'de çocuk olmak, şimdilerde Lübnan'da olmak yetiyor savaş çocuğu olmaya.

Oyuncuklar da burada değişiyor. Ne bebek Sindy'ler, ne de çizgi film kahramanlarının oyuncak bebeklerine erişebilirsiniz burada. Plastik silahlar, mermi kovanları ya da savaştan artakalan zırhlı paletler, şarapnel parçaları oluyor burada çocukların oyuncakları. Ve çok ilginçtir, bu oyunların hiçbirinde çocuklar, 'düşman kuvvet' İsrailliyi seçmiyor. Bir taraf Kitabul Kassam, bir taraf ya El Fetih ya da HAMAS oluyor.

Yaşamın yükü savaş çocuklarının omzuna tüm ağırlığıyla çöküyor. BM'in ya da yerel hayır kurumu olan Cemiyet ül Vataniye (Vatan Cephesi) tankerlerinin getirdiği sulardan bir veya iki pet şişe kapabilmek için verilen amansız mücadelenin içinde buluyor kendini Filistin'deki savaş çocuğu. Tank mermilerinin ya da tankların arkasına takılan pullukların açtıkları derin çukurların içerisinde bata çıka iki üç litre su kapabilen savaş çocuğu, anın, belki de günün en mutlu insanı oluyor.

Genç kız olmak...
Gelin olmak...

Genç kız olmak da zordur Filistin'de. bir yandan yarınlarını paylaşmak istediğin insanı gönderirken cepheye, bir yandan sen kuşanırsın RPG-7'yi. Gecenin zifiri karanlığında gökteki yıldızları tanık tutarak atarsın kendini
işgalci gücün karşısındaki sipere. Duvarlarının boyasını bile kendi elinle
hazırladığın eve gelin olarak gireceğin gün nişanlının cepheden gelen
ölüm haberi ile bütün hayallerin, arzuların belki de sonsuza dek toprağa
gömülüyor. Ya da henüz 10 günlük kızınla bir başına kalıyorsun işin, aşın olmadığı ve semalarında her gün yüzlerce bombayla sarsılan vatanına.

Anne olmak...
Kadın olmak...

Kadınlar, hatta henüz ergenlik çağına adımını atmış genç kızlar ve genç erkekler yaşına ve deneyimine, gücüne bakmadan hemen gücünün yetebileceği bir silahı eline almak zorunda kalıyor Filistin'de. Onlar yaşları kaç olursa olsun savaş çocukları. Hele evi sınıra yakın olanlar...

Kadınların ve hatta çocukları, cephede olan babaların, kardeşlerin, kocaların evdeki boşluklarını hissettirmemesi lazım. Çocuklar annelerine yardımcı olmak zorunda. Anneler de çocuklarına... Yedirmek içirmek, korumak, moral vermek zorunda anneler.

Kadın olmak da ayrı bir yüktür. Kendi elinle eşini, nişanlını kuşandırıp gönderirsin cepheye. Ve gece yarısında patlayan her bomba, roket ve füze ile yüreğin yerinden kopuverir oracıkta. Günlerce sokağa bakan camın önünde beklersin gözyaşlarını içine akıtarak

Powered by Genesis © 2007 Futurenuke