BİRİ Güle gül dedi Bülbül Gül´e, Gül gülmedi gitti ...Bülbül Gül´e, Gül Bülbül´e Yar olmadı gitti ... Sende Güzel Bir Söz Ekle
AnasayfaFlash ŞiirlerForumlarDuygusal KliplerGüzel SözlerSohbet GirişiŞiirler Sitede şuan 5 Kalp Atıyor
Sonsuzluk.Net :: Başlığı Görüntüle - ZAMAN ÇUKURUNA DÜŞEN İNSANLAR
Forum Anasayfası  •  Yardım  •  Forumlarda Ara  •  Bilgileriniz  •  Arkadaş Listeniz  •  İstatislikler 

ZAMAN ÇUKURUNA DÜŞEN İNSANLAR

 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Sonsuzluk.Net Forum Ana Sayfası -> İlginç Yazılar Sayfayı Yazdır
Yazar Mesaj

vidocq


Yeni



Kayıt: May 15, 2008


Mesajlar: 25


Yaş: 41


Cinsiyet:<b>Cinsiyet</b>:Bay


Teşekkür Etti: 0


Teşekkür Edildi 0


6.25 Rep


Nereden: manisa



Durum: Çevrimdışı




Seviye:3
 
0 / 44
21 / 21
7 / 9



MesajTarih: 19 Hzr Cum, 2009 12:39 am    Mesaj konusu: ZAMAN ÇUKURUNA DÜŞEN İNSANLAR Alıntıyla Cevap Ver



Zamanda kayma olayı dünya literatürlerine geçmiş bir olaydır.Burda ben tanıkların yani olayı müşahade edenlerin doğru söyledikleri kanaatindeyim.Fakat bu olay hakkında bir çok bilimsel denebilecek yorumlar yapılsada ben bununun gerçekten zamanda geriye doğru fiziksel bir kayma olmadığını düşünüyorum.Bu olayda ki hadiseyi şöyle tanımlayabiliriz; moleküler bütünlük düzeyinde maddeler ve eşyalar çevresindeki tüm görüntülerin hologramik bir kaydını yaparlar.Geleceğe doğru değil ama geçmişe doğru olan tüm çevresel görüntüler dış elektromanyetik tesirlerinde etkisiyle insan beyni tarafından okunmaya başlanmış olabilir.Yani kişiler farkında olmadan maddedeki bu hologramik hafızaya girmiş olabilirler.İnsan beynine ait dalgalar da bir anlık frekans ve dalga boyu değişimi beynin kendini bu hologramik hafızayla rezonansa sokmasını sağlayabilir.Keza bazı medyumatik yeteneklerden sayılan psikometri yeteneğinide bu yoldan açıklayabiliriz.



Dikkatli olun,özellikle tarihi yerleri gezerken, siz de iki ingiliz ögretmen gibi bir zaman çukuruna düşebilir ve yüzlerce yıl öncesine geri dönebilirsiniz, yada inanılmaz bir geleceğe ...
Petit Trianon olayı literatürün en çarpıcı olaylarındandır...
BİR SARAY GEZİSİNİN BASLANGICI
Günümüzden 95 yıl evvel, 1901 yılının Agustos ayında sıcak bir öğle sonrasında iki orta yaşlı ingiliz Ögretmeni tatillerini geçirmek için geldikleri Paris'te Versailles'a gitmeye hazırlanıyorlardı.Miss Anne Moberley ve Miss Eleanor Jourdain tarihe meraklıydılar, kente geldikleri andan beri Fransa'nın simgesi olan Saray'a gitmeye can atıyorlardı. Ne Moberley, ne de Jourdain daha sonra Saray'ı gezip, Aynalar Şatonu'na geçerlerken birazdan yaşayacakları olay yüzünden tarihe geçeceklerini akıllarından bile geçirmiyorlardı. Salonun açık pencerelerinden çiçekli bahçeler içindeki Petît Trianon Sarayı uzaktan gözüküyordu.
Bu küçük saray, XV. Louis tarafından yazlık olarak yaptırılmış ve sonra da XVI. Louis tarafından da Kraliçesi IVlarie Antoinette'e verilmişti.iki öğretmen Küçük Trianon'u görmeye karar verdiler ve çiçeklerle dolu yemyeşil yola düştüler, yanlarında bir rehber veya şimdiki gibi yolları gösteren işaretler o zamanlarda henüz yoklu. Yolu bilmiyorlardı ve pencereden uzakta gözüken saraya doğru tahmini olarak gidiyorlardı. Agaçların gölgeleri arasında ilerlerken yapayalnızdılar, bir kez yol değiştirdiler, Miss Jourdain bir ara agaçların içinde duran beyaz giysili bir kadın gördü, yolu sormayı düşünürken arkadaşının aldırmadan yürüdüğünü görünce sesini çıkarmadı. Jourdain sonralarda, arkadaşının böyle bir kadını görmediğini ögrenecekti. Yürürlerken arada bir ingiltere'den ve dostlarından söz ediyorlardı. Saga döndüler, bazı küçük yapıları geçtiler, birden bunlardan birinin kapısı açılarak iki adam dışarı çıktı. Giysileri bir tuhaftı, iki kadın da adamların bahçıvan olduklarını tahmin ettiler ve yollarına devam ettiler, adamlar onlarla hiç ilgilenmeden aralarında konuşarak önlerinden geçip gittiler, işte tam o anda Moberley garip bir şey olduğunun farkına vardı;
adamların sesleri duyulmuyordu.


ÜÇ BOYUTTAN İKİ BOYUTA DÜŞÜŞ
Daha da garibi, adamların uzun at kuyruğu saçları, yeşil giysileri ve üç köşeli sapkaları vardı, iki öğretmen giden adamların ardından bakarak, bunların turistler için özel giydirilmiş figüran oldukları sonucuna vardılar. Şimdi tam karşılarında küçücük bir kulübe vardı ve önündeki tahta bankın üzerinde bir adam oturuyordu. Yüzü karanlık ve çirkindi, kafasında geniş sombrero tipi bir şapka, üzerinde özenti giysiler vardı. Önünden geçtiler, adam hiç bakmadı, uyuklar gibiydi. Tam o anda arkalarından gelen ayak sesleri üzerine dönüp baktılar, yol boştu ama hayır Miss Jourdain için boştu çünkü Moberley orada duran bir adamı görüyordu. Sonraları "Tam bir centilmen havası vardı, uzun boylu, iri ve koyu gözlü, parlak dalgalı siyah saçları vardı. Geniş üç köşeli soylu bir şapka giymişti...Ve garip bir şekilde gülümsüyordu...Sonra eve doğru ilerlemeye başladı..." diye anlatacaktı.

Adam dönerek onlara doğru baktı ve sanki kıyafetten çok garipmiş gibi yukardan aşagıya süzerek tekrar gülümsedi ve hafifçe eğilerek selamladı. Moberley ve Jourdain ilerledikten sonra tekrar baktıklarında hiç kimse yoktu. Arkalanndan gelen ayak seslerini her ikisi de duyuyordu. Artık paniğe kapılmışlar ve bir an önce oradan uzaklaşma çabasına girmişlerdi. Aynı yoldan geri dönmemeye karar verdiler, yola devam edip, Küçük Trianon'u ziyarete gelen başkalarına ulaşmayı düşünüyorlardı. Çevrede garip bir atmosfer vardı, sanki derinlik yok olmuş ve iki boyutlu bir resme bakar gibiydiler. Tam bir paniğe düşmüşler ve koşmaya başlamışlardı, o korkunç yüzlü adamın arkalanndan geleceginden korkarak, nefes nefese koşuyorlardı.


KORKU SONA ERİYOR;NE OLMUŞTU
Derken yol küçük açıklıga ve minik bir dereyi asan köprüye ulaştı. Hemen karşılarında küçük bir kir evi ve evin yanındaki yeşil alanda bulunan küçük çardakta oturan bir kadın vardı, bir diğeri de onun önüne yere oturmuş, bakıyordu. Oturan kadın bir gergefte iş işliyordu, yerdeki ise adeta tapınır gibiydi. iş işleyen kadın çok genç değildi, saçları başının üstünde beyaz bir kurdele ile toplanmıştı. Yüzü belirgin bir anlam taşıyordu ve etkindi. Moberley ve Jourdain biraz ötede durup baktılar, yerde oturan kadın hıçkırıyordu ve her ikisi de açıkça duydular. Miss Jourdain ne olduğunu ve eve girip giremeyeceklerini sormak istedi. Ama birdenbire önlerinde hiç kimsenin olmadığını fark ettiler, daha büyük bir korkuyla evin arkasına doğru gittiklerinde karşıdan genç bir adamın oradaki daha küçük bir kulübeden çıkarak onlara doğru geldiğini gördüler ama artık duracak halleri yoktu. yalnız adamın sanki bir eğlenceye gider gibi neşeli ve giyimli olduğu izlenimine kapıldılar. Ve birden karşılarındaki patikanın altında ana yolu gördüklerinde artık koşmaktan boğulmak üzereydiler. Yola vardıklarında çevrenin sanki daha aydınlandığını ve yolda Saray'a gelip giden kendilerine benzer insanların bulunduklarını gördüler. Gariplikler bitmişti ama her ikisi de tükenmişlerdi, hiç konuşmadan kendilerini otellerine attılar.
KABUS TEKRARLANIYOR
O günden başlayarak bir hafta boyunca Jourdain ve Mobertey sürekli olayı tartıştılar ve Miss Moberley oturup tüm olanları yazdı. Jourdain de arkadaşının ısrarıyla aynı şeyi yaptı ve sonra oturup karşılaştırdılar, aynı olayı küçük gözlem farklarıyla yaşamışlardı. Moberley, birden arkadaşına "Küçük Trianon'un hayaletli veya tekinsiz olduğuna inanıyor musun?" dedi, Jourdain aynı düşüncedeydi. Ve sonra ingiltere'ye geri döndüler, üç ay sonra yeniden buluştuklarında ki ayrı kentte çalışıyorlardı, tekrar olayı karşılaştırıp tartıştılar. Bir hayali kollektif olarak yaşadıklarını açıklama haline getirmeye çalışıyorlardı. Ve sonuçta, araştırma yapmaya karar verdiler, ilk olarak ingiltere'de yaşayan Parisli bir arkadaşları Jourdain'in aklına geldi, çünkü adam Versailles'liydi. Arkadaşları daha sözün başında, bir kez kendisi de dahil olmak üzere Versailles bahçelerinde Kraliçe Marie Antoinette'nin pembe bir elbise ve başında beyaz bir kurdele ile birçok defa görülmüş olduğunu anlattı, iyice heyecanlanan iki kadın olayı anlattıktan sonra tekrar Versailles'a dönüp araştırma karar verdiler, iste bundan sonra olay patladı demek mümkün; Jourdain ocak ayında tekrar ama bu kez yalnız olarak Paris'e gitti ve tüm cesaretini toplayarak Versailles'a girdi ve aynı yoldan ilerlemeye başladı. Bu kadarı da fazla diyeceksiniz ama Kaptan Scott da 9 defa kutba gidip, sonunda ille de orada neden öldü dersiniz?



TOP OYNAYAN KADINLAR

Evet, Jourdain aynı yerdeydi, yapılar ve yollar aynıydı ama farklıydılar. Yani aynı yerde aynı yapı vardı ama biçimi değişikti, mesela pencereleri, pancurları başkaydı. Ya da köprü çok daha değişikti, taşları ve rengiyle. Tam köprüyü aşıp, isminin Hameau olduğunu ögrendiği eve geldiğinde yine o garip duyguya kapıldı ve birden karşısında yine o kadının ama bu defa yanında birkaç kadınla beraber topa benzer bir şeyle oyun oynadığını gördü. Sonra görüntüler kayboldu, Jourdain artık korkmuyordu, merakı korkusunu aşmıştı. Biraz ötede bir arabaya uzun odunlar yükleyen tünikli ve üç köşeli şapkalı iki adam vardı, oraya doğru giderken tekrar dönüp Hameau'ya baktı ama Önüne döndüğünde araba ve adamlar yok olmuştu. Agaçlar arasında bir cep saatine bakar gibi duran adam, ipek elbiseli bir başka biri, uzaktan gelen kalabalık insan sesleri ve çalınan bir müzik Jourdain'in yaşadığı ve gördüğü diğer olaylardı. Ama ögretmen daha önceki gelişinde yaşadığı korkutucu duygulara pek kapılmamıştı. Artık çok fazla merak ediyordu, neler oluyordu? Ve niçin bu gariplikler onların başından geçmişti?


GİZEMİ ÇÖZEN ÇARDAK BULUNUYOR
Bu ziyaretten sonra ikisi de defalarca Versailles'a gittiler ama bir daha hiçbir olay yasamadılar. Müzelere, uzmanlara gittiler, Saray'ın planlarını incelediler, 1790'ların giyimlerini araştırdılar. Hemen her şey uyuyordu ama küçük farklar vardı, mesela bahçıvan sandıkları adamlar kimdi? Çünkü o dönemlerde yeşil giysi giymek sadece soyluların hakkıydı. Olay artık duyulmuştu, herkes iki kadını merak ediyor ve olanları tartışıyordu. Derhal karşıt görüşler çıktı ve hayalcilikle suçlandılar, iste bu suçlama olayın düğüm noktası oldu. En önemli detay Marie Antoinette olduğundan artık kesin emin oldukları kadının oturduğu çardaktı...

Çünkü böyle bir çardak yoktu ve bulunduğu île ilgili hiçbir kayıt da yoktu. Eğer bunu kanıtlayabilirlerse doğru söyledikleri anlaşılacaktı. Mobertey çardağın Çin tarzını anımsattığını söylüyordu, bir sürü arşiv araştırdılar, derken "Revue de Paris" dergisinde Leon Rey imzalı bir yazı buldular, Trianon yolundaki Kraliçe'yi Önünde gördükleri küçük yapılara "Jeu de Bauge" dendiğini öğrendiler ve Kraliçe'nin "Jeu de Bauge"sini (1774 yılında Kraliçe'nin bahçıvanı Antoine Richard yapmıştı. Öyleyse çardağın planlarınıda o çizmiş olabilirdi. ipucu bulunmuştu ve ilgili arşivde planlar bulundu, çardağın tıpatıp anlatıldığı gibi çizimleri vardı ve Antoine Richard tarafından yapılmıştı. Ayrıca aynen anlattıkları gibi patikalar, evin önündeki teras, koruluk alan planlarda görülüyordu. iki ögretmenin yalancı olduklarıni iddia edenler, kuşkucular artık susmuşlardı. Ama Moberley ve Jourdain ölünceye kadar bıkmadan olayı araştırmaktan vazgeçmediler.


MANYAK BİR KONTUN TUTKUSU MU?
Eski bir tarih kitabında kendilerine bakıp selam veren adamın resmine rastladılar, adam Kraliçe'nin yakın dostlanndan olan Vaudreîl Kontu 'ydu ve bu yüzden idam edilmişti. Evin önündeki uyuklayan çirkin adam da tanımlandı, Kraliçe tutuklandıgında ona gardiyanlık yapan kötü ünlü bir ihtilalciydi. Ama bu çok sonra oldu, artık iki emekli öğretmen olan kadınlar 80 yaşlarına geldiklerinde, yani 1940'larda. Yaşadıklarını bir kitap haline getirip "Bir Macera" adıyla 1911' de yayınladılar. Ve herkes gibi onlar da birgün yaşamdan ayrıldılar. Hikaye burada bitti mi? Hayır pardon bir eksik var. 1976'da İngiliz Arkeolog ve Yazar Joan Evans kamuoyuna bir açıklamada bulunarak olayın çözümünü bulduğunu söyledi. 1900'lerde Paris sosyetesinden olan Comte Robert de Montesquieu Versailles'de oturuyordu. Kont soylu olmasına rağmen hırsız ve katil olarak ün yapmıştı. Kont'un Versailles'a ve Louis dönemi Fransası'na tutkusu büyüktü, adamlar tutuyor, onlara eski giysiler yaptırıp, giydiriyor saray bahçelerinde alemler yaptırıyor ve gelenleri korkutup bundan zevk alıyordu. Evans tanık olarak da Kontun eski sekreteri olan Gabriel Yurri'yi gösteriyor ve çekilen bir resimde aynı yerde görünen giydirilmiş iki adamın o yıllarda çekilmiş fotoğrafına dikkat çekiyordu. Evans'in açıklaması ilgi gördü ama çözüm olamadı... Çünkü bu açıklama, ne ögretmenlerin bilemeyecekleri şeyleri anlatmalarını, ne de doğru çıkan tariflerini açıklayabiliyordu. Hameu'daki çardağı kötü Kont da bilemezdi, bilse bile öyle bir yapı artık yoktu. Gizem sürüyordu.

Petit Trianon'da yasanan olay gerçekten düşündürücü, yolunuz düşerse siz de oradan, o küçük köprüden geçin, o Çin tipi evin önünde durun, kimbilir belki siz de orada olmayan bir çardakta oturan ve kendisi için ağlayan kadının önünde iş işleyen bahtsız Kraliçe'yi görebilirsiniz. Bu asla yasalarıni anlayamadığımız zaman faktörüne özgün bir kayma ise belki de onu, feci sonu için uyarabilirsiniz, çabuk kaç diye...Fakat acaba senaryosu yazılıp, çekimi bitmiş bir yaşamın geçmişte kalan çizgisi değiştirilebilir mi? Versailles Bahçeleri Paris'te ama benim aklıma hemen yanıbaşımdakiler geliyor.

ister istemez düşünüyoruz; acaba Çankaya bahçesinde Atatürk geçmiş' te olduğu gibi inönü ve Bayar'la dolaşıp hala tartışıyor mu? Veya Topkapı Sarayı'nın biraz da ürpertici bahçelerinde Sultan ibrahim hala olmayan balıklara altın atıyor mu? Yoksa Harem'in karanlık köşelerinde Valide Sultan hala celladı Kusçu'nun perde ipiyle kendisini kovalamasından kaçmaya mı çalışıyor? Ve bir de merak etmemek elde değil, acaba Fatih Sultan Mehmet hala atını gittikçe yok olmakta olan istanbul surlarına sürüp, "Ne ettiniz de bu güzel şehri böyle perişan ettiniz, kim yaptı bunu, tez söyleyin, nerdesin bre cellat?" diye duyulmayan sesiyle haykırıyor mu? Biz bilemiyor, duyamıyor ve göremiyoruz ama hissediyoruz. Kimbilir belki de sizlerin arasında da Moberley ve Jourdain gibiler vardır, onları görüyor ve duyuyorlardır...

(¯`·._.·[Sonsuzluk.Net İmza Alanı]·._.·´¯)
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

Black_Rose


Uzman



Kayıt: Aug 03, 2008


Mesajlar: 731


Yaş: 41


Cinsiyet:<b>Cinsiyet</b>:Bayan


Teşekkür Etti: 42


Teşekkür Edildi 41


81.50 Rep




Durum: Çevrimdışı




Seviye:24
 
0 / 1353
646 / 646
33 / 68



MesajTarih: 19 Hzr Cum, 2009 1:13 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver


Ben metafizik olaylara inanırım ama mantıklı olanlara tabikide hikayen çok güzel geçmişten günümüze metafizik araştırmaları okursak bilimin ısbat ettiği bulgularda var bunla ilgili ama bu yazı bana biraz hayal ürünü gibi geldi çünkü...

burda geçmiş insanlardan bahsediliyo yani geçmişte yaşamış şuan hayatta olmayanlardan...

islamiyeti bilen ve Rabbın kurallarını kabul eden herkes öldükten sonra ruhun berzah alemine alındığını ve kıyamete kadarda orda kalacağını biliir bu Allahın koyduğu kuraldır ve aciz bir ruhun tabiri caizse ordan firar etmesi mümkün değildir ...

metafizik olaylar vardır ama bu rabbın du dünyada olmasına izin verdiği ruhani varlıklar için geçerlidir yani bir ruhun yaradılıp ve vefatından sonra tekrar dünyaya zuhur etmesi mümkün değildir ...
genede Allahın hikmetinden sual olunmaz ol der olur ...
paylaşım güzeldi etkilendim teşekkürler...

(¯`·._.·[Sonsuzluk.Net İmza Alanı]·._.·´¯)


PİŞMANIM...!!! Senide İnsan Sanıp Saçmaladım...
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder MSN Messenger

vidocq


Yeni



Kayıt: May 15, 2008


Mesajlar: 25


Yaş: 41


Cinsiyet:<b>Cinsiyet</b>:Bay


Teşekkür Etti: 0


Teşekkür Edildi 0


6.25 Rep


Nereden: manisa



Durum: Çevrimdışı




Seviye:3
 
0 / 44
21 / 21
7 / 9



MesajTarih: 19 Hzr Cum, 2009 1:21 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver


burda senin bahsettigin ölümden sonra hayattan ziyade zamanda yolculuktan bahsediliyor.bugun cogu bilim adamları ve fizikçiler zamanda yolculugun mumkun oldugunu sööylüyorlar ve bu konunun ispatı için cok sayıda bilimsel arastırma yapılıyor.ünlü bilim adamı einstein ve hawking'de bu zaman cekmecelerinden bahsediyorlar ama nasıl ve neden olustugu bilinmiyor.einsteinin izafiyet teorisini biraz arastırırsan zamanda yolculugun mumkun oldugunu gorebilirsin..

(¯`·._.·[Sonsuzluk.Net İmza Alanı]·._.·´¯)
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

vidocq


Yeni



Kayıt: May 15, 2008


Mesajlar: 25


Yaş: 41


Cinsiyet:<b>Cinsiyet</b>:Bay


Teşekkür Etti: 0


Teşekkür Edildi 0


6.25 Rep


Nereden: manisa



Durum: Çevrimdışı




Seviye:3
 
0 / 44
21 / 21
7 / 9



MesajTarih: 19 Hzr Cum, 2009 1:47 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver


yapılan arastırmalarda Bir kara deliğin yakın çevresindeki uzay yollarını bozduğu görüldü. Einstein hükmüne göre, uzay zaman birbirine karışmış olduğundan böyle cisimlerin yakınında zamanın da sapmaya uğrayacağı sonucu ortaya çıkar. Bu nedenle bazı araştırmacılar kara deliklerin zaman makinesi gibi kullanılabileceğini ileri sürmektedirler.

Bir astronot kara deliğe doğru yola çıkmadan önce uzaygemisine büyük bir saat yerleştirilirse, dışarıdaki bir gözlemci, gemi çökmüş yıldızın yakınına yaklaştıkça, saatin gittikçe yavaşladığını fark edecektir. Aynı şekilde, gittikçe yavaş hareket ediyor gibi, olay ufkunun(OLAY UFKU: Ebediyete kadar içinde kalma riskine girmeden, bir kara deliğin ne kadar yakınına yaklaşılabilinir? Bu cisimlerde geriye dönüşü olmayan noktaya olay ufku denir)sınırına asla erişemeyecek gibi gözükecektir. Sonunda şaşırtıcı bir durum meydana gelip, zaman durmuş gibi olacaktır.Eger karadelik astronata zarar vermeden bundan kurtulabilirse zamanda ileriye gitmesi mumkundur.cünkü eğer bir kere olay ufku içine girilirse, geri dönüş yoktur. Uzay-zaman tekilliğinin yer aldığı ölü delik merkezine doğru çekilebilecektir. Saniyenin küçük bir kesri içinde oradaki sonsuz büyük çekimsel kuvvet tarafından toz haline getirilecektir.eger bu yıkımı engelleyecek teknik imkana sahip olunursa gelecege bile gitmek mumkun.ben sadece bir yolu gösterdim.bu konu çok uzun bir konu.ayrıca kurt delikleri,solucan delikleri gibi ceşitli yollarlada zamanda yolculuk mumkun gözukuyor.hepsini tek tek anlatmaya kalkarsam buraya sıgmaz.o yuzden zamanda yolculuk imkansız degil.en azından suanki bilimsel veriler ona işaret ediyor.

(¯`·._.·[Sonsuzluk.Net İmza Alanı]·._.·´¯)
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

Black_Rose


Uzman



Kayıt: Aug 03, 2008


Mesajlar: 731


Yaş: 41


Cinsiyet:<b>Cinsiyet</b>:Bayan


Teşekkür Etti: 42


Teşekkür Edildi 41


81.50 Rep




Durum: Çevrimdışı




Seviye:24
 
0 / 1353
646 / 646
33 / 68



MesajTarih: 19 Hzr Cum, 2009 2:04 am    Mesaj konusu: Alıntıyla Cevap Ver


Ben bunun asla olmasını istemem zamanı geri almak yada geçmişe yolculuk felaket olur tam manasıyla ...
nedenmi ?

çünkü şimdi eskiden yaptığı hatalardan pişman olan bi rçokinsan bunu pek iyi şeyler için kullanmayacaklardır yani kaderin önüne geçilicek ben bunu istemem çünkü...

savaşları örnek alalım malup olan taraf geleceği bildiği için hem bu günün teknolojisini kullanıcak hemde karşı tarafın ne yapacağını bilip ona göre oynayacaktır bu kötü...

bir başka örnek daha vermek gerekirse eğer sevdiğiniz birini bir kazada kaybettiğinizi düşünün onun o an asla kazayı geçirdiği yere göndermezdiniz zaten oda başına gelecek olanı bildiği için oraya gitmezdi bu kaderin önüne geçmek olurdu yani Allahın senin alnına yazdığı yazgıyı değiştirmek ...

başka bir örnek aponun yakalanması apoyu asla yakalayamazdık ve bende haberlerde bunu duyup bütün mahalleye tatlı almazdım sevinçten Smile

daha bir sürü örnek h.z isa çarmıha gerilmezdi hiroşimaya atom bombası atılmazdı yada atılsada kimseye bişiy olmazdı tedbir alınmış olurdu çünkü yahu kısa ve öz tarih olmazdı ben bunu istemem ...

alın size fizikçilerin zamanda yılculukla ilgili açıklaması ...

İnsanın kaybettiği sevdiğine yeniden sarılma ya da anlaşmazlıkları önleme arzusunun her zaman içinde bulunduğu, ancak zamanda yolculuğun hayal olduğu belirtildi.
Bilim adamları şimdi, büyük bir hayal ürünü olan zamanda yolculuğun mümkün olmadığını söylüyor.
Kuramcıların bir kişinin nasıl geçmişe dönebileceğini öne süren birkaç senaryosu bulunduğunu belirten "The Elegant Universe" adlı kitabın yazarı ve Columbia üniversitesinden fizikçi Brian Greene, fizik kurallarının bittiği yerde buna yeniden bakmak gerektiğini ifade etti.
Fizikte "zaman", uzunluk, genişlik ve yükseklik gibi bir boyut olarak tanımlanıyor. Evinizden bakkala giderken uzayda uzunluk, genişlik ve yükseklik gibi tüm uzaysal boyutlarda hareket ediyorsunuz. Ancak dördüncü boyut zaman içinde de ilerliyorsunuz.
"One Universe: At Home In The Cosmos" kitabının yazarlarından astrofizikçi Charles Liu da, alan ve zamanın, mekan-zaman denilen bir tür dört boyutlu düzende birlikte olduğunu belirtiyor. Mekan-zamanı Liu dört boyutlu bir spandeksin bir parçası olarak tanımlıyor. Liu şunları söylüyor:
"Kütlesi olan bir şey, sen, ben, bir nesne, bir gezegen ya da bir yıldız, bu dört boyutlu spandeks parçası içinde oturuyor. Bu da bir çukur yaratıyor. Bu çukur, bu kütleyi ağırlamak amacıyla bükülen mekan-zamanının bir tezahürünü oluşturuyor." Mekan-zamanın bükülmesi, nesnelerin eğri bir yolda hareket etmesine neden oluyor ve buna yer çekimi deniyor. Matematiksel olarak bir kişi üç boyutta geriye ya da ileriye gidebiliyor. Ancak zaman bu çok yönlü özgürlüğü paylaşamıyor.
Zamanda yolculuk için var olan önerilerden en gelişmiş yaklaşım "solucan deliği": Mekan-zamanın iki bölgesini birleştiren bir kuramsal tünel... Birleşen bu bölgeler, tamamen farklı iki evren ya da bir evrenin iki parçası olabiliyor.
Madde, bu tünelin iki girişinden herhangi birinden, diğer taraftaki hedefe ulaşmak için yolculuk edebiliyor.
"Matematiksel olarak bir şeyin geçmişe yolculuk edebileceğini söyleyebilirsiniz" diyen Liu, "Ancak senin ve benim zamanda geriye gitmemiz mümkün değil" sözleriyle zamanda yolculuk yapılamayacağını belirtti.

bu foruma bakan herkesin lütfen düşündüklerini yazmasını rica ediyorum çünkü gerçekten tartışmaya değer saygılar refenim ...

(¯`·._.·[Sonsuzluk.Net İmza Alanı]·._.·´¯)
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder MSN Messenger
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder   Sayfayı Yazdır
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Bu foruma eklenti gönderemezsiniz
Bu forumdan eklenti indiremezsiniz


Powered by phpBB © 2006 phpBB Group

© Tasarım ibrahim Demircan

Resmi Facebook Sayfamıza Girmek İçin Tıklayın

[ Forum Arşivi | Sitemap | Forum PDA | Alt Yapı : Php-Nuke - Belediye Forumu - Teknik Servis Yazılımı ]