T&G İntihar değildi benimkisi... ''Şeytana uydu'' diyerek kendini temize çıkardığın. Bizzat senin planladığın bir cinayetti... -Ölümüm ellerinden oldu işte, kusursuzdu. Sende Güzel Bir Söz Ekle
AnasayfaFlash ŞiirlerForumlarDuygusal KliplerGüzel SözlerSohbet GirişiŞiirler Sitede şuan 15 Kalp Atıyor
Sonsuzluk.Net :: Başlığı Görüntüle - MEZARLIKTA SOHBET
Forum Anasayfası  •  Yardım  •  Forumlarda Ara  •  Bilgileriniz  •  Arkadaş Listeniz  •  İstatislikler 

MEZARLIKTA SOHBET

 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Sonsuzluk.Net Forum Ana Sayfası -> Hikaye Ve Güzel Yazılar Sayfayı Yazdır
Yazar Mesaj

eyna


Deneyimli



Kayıt: Oct 08, 2007


Mesajlar: 349


Yaş: 38


Cinsiyet:<b>Cinsiyet</b>:Bayan


Teşekkür Etti: 1


Teşekkür Edildi 22


48.50 Rep


Nereden: muğla



Durum: Çevrimdışı




Seviye:17
 
0 / 630
301 / 301
18 / 41



MesajTarih: 06 Arl Cmt, 2008 12:48 am    Mesaj konusu: MEZARLIKTA SOHBET Alıntıyla Cevap Ver


YAŞLI ADAM' eşinin kabrini ziyaret etmek için gittiği kabristanda' bir inilti duyarak yavaşladı. Sağa sola bakınarak kulak kesildi. Ortalıkta kimseler yoktu ama' o sesi işittiğinden emindi. Önce hızlı adımlarla kaçmak istedi.

Fakat sanki büyülenmiş gibiydi. Korkudan olsa gerek ki' gücü zaten çok azalan ayakları tutulmuş' vücudu uyuşmuştu. Diz boyu otla çevrili mezarlar arasında' güçlükle ilerleyip o tarafa yöneldi. İnlemeyi bir kez daha duyunca' daha fazla yanaşmayıp yere oturdu. Tüylerini diken diken eden ses' birkaç metre ilerden geliyordu.

Yaşlı adam' bazı velî zatların' kabirdeki insanlarla konuştuğunu duymuş' bunları da herkese anlatmıştı. Belki laf olsun diye: *Neden böyle inleyip duruyorsun? dedi. Bir derdin mi var? -Derinlerden gelen bir erkek sesi:

* Büyük bir azap çekiyorum!. dedi. Her kemiğim tek tek kırılmış sanki. Yaşlı adam' tâ iliklerine kadar ürperdi. Acaba kendisi de' evliya mıydı? Her ne olursa olsun' bu cevabı kesinlikle beklemiyordu. Güç bela toparlanıp:

- Ne zamandır bu haldesiniz? diye sordu. Yani ne zaman öldünüz?

* VAllahi bilmiyorum!. dedi mezarda yatan. Sanki dün yaşıyordum' hatta eğleniyordum. Arkadaşlarla birlikte biraz içki içmiştik' daha sonra ayrıldık. Bu arada' sanki yüksek bir yerden düştüm. Her halde ölmüşüm ki' şimdi bu mezardayım. Üstelik de büyük bir azap çekiyorum.

- İçkinin haram olduğunu ve kabir azabına yol açtığını bilmiyor muydun? diye sordu dışardaki. Allah bilir' başka büyük günahlar da işledin.

* Keşke ellerim kırılsaydı!. dedi' adam. Keşke kırılsaydı da' o büyük günahları işlemeseydim. Keşke dudaklarım yapışsaydı da' içki denilen zehri içmeseydim. Ne yazık ki her türlü işi yaptım' kumardan tut tâ hırsızlığa kadar. Şimdi öyle pişmanım ki hiç bilemezsin. Burada bu şekilde' bir saniyecik bile kalmaktansa' ömür boyu aç kalmaya razıydım. Ağzıma içki değil' gerekirse bir yudum su bile koymazdım. Başımı da babam gibi secdeden kaldırmazdım.

- Demek baban dindar biriydi' dedi dışardaki. Neden onun yolundan gitmedin ki?

* Namaz kılmak biraz güç geldi' dedi adam. Oruç tutmak da öyle. Günde beş kez seccadeye yatmayı' uzun yaz günlerinde' aç ve susuz kalmayı istemedim. Açıkçası' havam bozulur diye korktum. Oysa şimdi bu karanlık çukurda yatıyorum. Tertemiz bir havaya' yemeğe ve suya hasret şekilde. Üstelik de dayanılmaz acılar içindeyim.

Yaşlı adam' biraz düşünceliydi. Acaba bu ölü için bir fatiha okusa' ya da dualar etse' faydası olur muydu? Bu konuda açıkçası çok ümitsizdi. Bir insan' kullarına verdiği sayısız nimetlerle merhametini ispatlayan ve kendisini en çok "Rahim" ve "Rahman" isimleriyle tanıtan Allah'ın azabına uğramışsa' âciz bir kul' o kişiye nasıl yardım ederdi?

Sessizce yerinden kalkıp ilerleyince' henüz yeni açılmış bir mezar gördü. Sahibini bekleyen bu çukurun yanında' birkaç tane içki şişesi vardı. Bir tek de ayakkabı. Hemen o yana koştu. Boş mezarın içinde' üstü başı içki kokan bir adam yatıyordu. Ceketi de yüzüne dolanmıştı.

Yaşlı adam' önce mezara inmeyi düşündü. Fakat ağrıyan beliyle bu işi yapamazdı. Uzunca bir dal koparıp tekrar yanaştı ve bunu cekete taktırıp' sırt üstü yatan sarhoşun yüzünü açtı. Mezardaki adam' ondan fazla korkmuştu.

Yaşlı olan' bir anda rahatlayıp:

· Demek konuşan sendin? diye tebessüm etti. Seni ölü sanmıştım. · Mezardaki' derin derin nefes aldıktan sonra: · - Ben de öyle zannetmiştim!. diye sevindi. Geçen akşam buralarda içmiştik. Kafayı bulduğumda' bu çukura düşüp kaldım her halde.

· Sarhoşun vücudu perişan bir haldeydi. Sırt üstü düştüğünde' üç beş tane kaburgası kırılmış' bir kez bile çalışmayan beyni sarsılmış' bütün gece o mezarda yatıp kalmıştı. Yaşlı adam' hemen bir ambulans çağırdı. Sarhoş' mezardan kurtulup sedyeye alınırken' başını ona doğru güçlükle çevirerek:

· * Sağ olasın amca!. diye teşekkür etti. İyileşir iyileşmez sana haber veririm. Bol mezeli bir çilingir sofrası düzenleyip' yeniden doğduğum günü kutlarız.

· Cüneyt Süavi - zafer dergisi

İnsan ne garip bir varlıktır yaşadığı olayları ne çabuk unutur.

(¯`·._.·[Sonsuzluk.Net İmza Alanı]·._.·´¯)
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder   Sayfayı Yazdır
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Bu foruma eklenti gönderemezsiniz
Bu forumdan eklenti indiremezsiniz


Powered by phpBB © 2006 phpBB Group

© Tasarım ibrahim Demircan

Resmi Facebook Sayfamıza Girmek İçin Tıklayın

[ Forum Arşivi | Sitemap | Forum PDA | Alt Yapı : Php-Nuke - Belediye Forumu - Teknik Servis Yazılımı ]